Ligde artık telafisi zor haftalara gelinmiştir. Arkanda yüzbinlerce / milyonlarca taraftarının hala sana desteği vardır. Bu zamana kadar topladığın puanlarla ligdeki iddian devam ediyor… Avrupa Kupalarına gitmek istiyorsun yada küme düşme potasındasın ve acil puan / puanlara ihtiyacın vardır… Senin gibi bu hedefler doğrultusunda birkaç takım daha kesin bulunmakta… ve artık şiddetle her maçından puan toplaman şart. Rakip ayırt etmeden her maçına final maçı gibi hazırlanıp elinden geldiğince sahada mücadele edip lig sonunda o büyük pastadan hak ettiğin kadarını alman gerekiyor…
Stratejin aslında çok açık ve net : Yenemiyorsan yenilme… Bazen yenilmemek de büyük artı getirir. Farklı takımlarla aynı hedefler için çıktığın bir haftada rakiplerin birbirleriyle karşılaşıyor olabilir yada rakibin daha farklı hedefi olan bir takımla oynuyordur. Bu senin için büyük bir fırsattır ve sen eğer kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin de… Kaybetmeyeceksin ki, kazandığın 1 puanla belki rakiplerinin olası puan kayıplarıyla dahi sıralamadaki yerin değişecek, onların üstüne çıkacaksın…
Maçta geriye düşsen de konsantrasyonun yine üst düzeyde olacak, mücadelenden ödün vermeyeceksin, gerekirse iki kişilik oynayacaksın, tüm şartları sonuna kadar zorlayacaksın. Hep kulağında, ‘yenemiyorsan yenilme’ sözü çınlayacak ve bu seni kamçılayacak. Her maçın final havasında geçtiği bir ortamda eğer kaybedersen kalan maçlarda çok daha zor günlerin seni beklediğini bile bile terinin son damlasına kadar savaşacaksın… Ne yapıp edip en azından 1 (bir) puan alıp kalan haftalara umutla girmen gerek. Atacağın golle belki takım canlanacak ve kalan zamanda galibiyet için dahi ümidin olacak. Kısacası bu şansı kaçırmaman lazım…
Beşiktaş – Trabzon maçı… Beşiktaş, son 6 haftada yalnızca 4 puan almış ve şampiyonluk potasından iyice uzaklaşmış ve artık önlerinde sadece 7 maç var. Ne yapıp edip kalan maçlarda maksimum puanı alıp play off denen sisteme en azından iddialı girmek gerekiyor. Play off için kapıştığı rakiplerden G.Birliği, F.Bahçe’ye yenilmiş… Sivas ise G.Saray ile zorlu bir maç yapacak… ve Eskişehir’in ayak sesleri iyice yakından duyulmaya başlamış… Sonuçta kendi sahanda karşılaşıyorsun ve kötü oynadığın maçta 1-0’da öne geçiyorsun. İşte bu dakikadan sonra üstünlüğünü maç sonuna taşıyacaksın ya da hiçbir şekilde maçı kaybetmeyeceksin. Çünkü avantaj sende… Ama ne yapıyor Beşiktaş? Maçın başından itibaren oynadığı düşük ritimli mücadelede maçın en kritik dakikalarındaki konsantrasyon eksikliği ve takım olamamanın getirdiği sorunlar sebebiyle maçı 2-1 kaybediyor. Mağlubiyet, Beşiktaş için son 7 maçtaki 21 puanlık pastadaki kayıp olan 17. puan ve play off için de büyük bir tehlike anlamına geliyordu…
Beşiktaş’a benzer bir takım, İnter… Mourinho’lu dönemini mumla arayan Ranieri’nin İnter’i son 6 maçında yalnızca 1 puan almış ve çoktan şampiyonluk potasından uzaklaşmış. Tek amaçları artık UEFA Avrupa Ligi’ne katılmak yada kalan maçlarındaki alacağı maksimum puanla lig üçüncüsü olup Ş.Ligi bileti alabilmek. Takım üstüste gelen acı mağlubiyetlerden sonra taraftarı önünde Catania’yı ağırlıyor. Tek parola galibiyet… Eski efsane Roma’lı Vincenzo Montella’nın takımı daha ilk yarıdan 2-0’ı bulunca yine çatlak sesler duyulmaya hatta ‘Ranieri istifa’ sesleri iyice ayyuka çıkmaya başlamıştı. İkinci yarıda Beşiktaş’ın aksine ‘yenemiyorsan yenilme’ stratejisiyle ağırlığını koyan İnter, iki büyük golcüsü ‘Diego’ kardeşlerin golleriyle maçı 2-2 tamamlayarak stratejisinde başarılı oluyor ve en azından hedeflerinden çok da uzaklaşmamış oluyordu…
Ve Bayern Münih… Ligde 5-6 maç çok iyiler ve ligi domine ediyorlar. Otoritelerin çoğu onları, ‘herşeye rağmen şampiyonluğun 1 numaralı adayı’ ilan ediyor. Sonraları sanki takıma sihirli bir el değiyor ve takım frene basıyor, seri puan kayıpları yaşıyor. Özellikle deplasmanda çok etkisizler. Son oynanan Basel deplasmanındaki kötü futbol ve kötü skorun ardından Bundesliga’da şampiyonluk virajında 6 puanlık maç. Maçın önemi öyle böyle değil, Leverkusen deplasmanı. Lider Dortmund’un 4 puan gerisindeler ve ilerleyen haftalarda 80.000 kişilik ‘Signal Iduna Park’ deneyimi de ('sancısı' daha yerinde olabilir) yaşayacaklar. Rakip Leverkusen’de ise Ballack, Barnetta, Eren Derdiyok, Corluka, Friedrich, Sam gibi çok önemli oyuncular kadroda yok… ve favori çıktığın karşılaşmada bir türlü gol gelmiyor. Dakikalar 80’i gösterdiğinde ise Kiessling’in golü geliyor ve sonrasında tamamen dağılan takım 90’da da 22’lik Bellarabi’nin golüne engel olamayınca sahadan başı önde ayrılıyor ve Kloppe’nin takımı Dortmund’un tam 7 puan gerisinde kalıyordu. Halbuki 80.dakikada gelen beraberlik golü öncesinde, en azından ‘yenemiyorsan yenilme’ stratejisine bağlı kalınsaydı belki de ileride mum gibi aranacak 1 puanı da çok düşünmeyeceklerdi…
Kısacası… YENEMİYORSAN YENİLME… Bence futbol dünyasının en önemli deyimlerinden birisi ve liglerin son haftalarında averaj hesabı yapanlar, şampiyon olmak isteyenler, kümede kalmak isteyenler için baş tacı ilan edilebilecek bir söz dizisidir… Bu sözü layıkıyla uygulayan takımlar ise genel olarak hedeflerine ulaşacaktır…
Saygılarımla,
Twitter @serdarsozkesen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder