2008 Avrupa Şampiyonu
2010 Dünya Kupası Şampiyonu
ve
2012 Avrupa Şampiyonu...
Belki de yüzyılı aşkın futbol tarihinin en iyi milli takımı olan İspanya için 2014 Dünya Kupası, bir devrin sonu olduğu kadar eğer değerlendirebilirlerse yeni bir başarılı serüvenin başlangıcı da olabilir. Hani derler ya; "değişim için birşeyleri feda etmek gerekir" diye... İspanyollar da bu uğurda bir Dünya Kupası'nı feda ettiler ama bunu da pozitif hale getirmek yine onların elinde.
Son 3 büyük organizasyonun tamamını kazanarak kanımca 'yüzyılın takımı' olan Boğaların TİKİ TAKA'sı da nihayete erdi. Dünya Futbolu'nda çözülemeyecek sistem kalmadı. Tabii bu yaşanılan 'son' da sadece öldürücü pas trafiklerinin rakipleri tarafından çözüme ulaştırılıp etkilerinin azaltılması değil, takımın aynı zamanda o altın jenerasyonunun da yaşlanmasının büyük etkisi var.
2014 Dünya Kupası'nın 32 takım içerisinde en yaşlı kadrosuna sahip olan İspanyollarda, 2016 Avrupa Şampiyonası'nda aksi olmazsa Casillas, David Villa, Torres, Xavi, Alonso gibi yıldızlar sahne almayacak. Koke, de Gea, Mata, Adrian, Muniain, Herrera gibilerin ön ayak olduğu 'başarıya aç' genç yeteneklerin yeni jenerasyonu başlayacak belki de...
Aslında İspanya Milli Takımı'nın bu yaşadığı travma, takımın yıllardır iskeletini oluşturan Barcelona'nın son 2 yıldaki büyük düşüşü ile de orantılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha yakın tarihteki Fransa örneğini hatırladığımızda onlar 1998 ve 2000 yılındaki şaşalı zamanlarına bir daha yaklaşamadılar. Bakalım İspanyollar doğru teşhislerle ve doğru planlama ile bu negatif havayı "zaman her şeyin ilacı" düsturunca kendileri için olumlu duruma dönüştürebilecekler mi?
Zaman; artık çok pas yapanın ya da topa sahip olanın değil, gücünü ve aklını makul seviyede tutup sadece kazanmayı düşünenlerin zamanı. Futbolu basit oynayacaksınız, gücünüzü ekonomik kullanacaksınız ve jenerasyonlar arası dengeyi doğru ayarlayıp futbolu AKIL ve MANTIK ile oynayacaksınız...
twitter.com/serdarsozkesen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder