9 Aralık 2013 Pazartesi

Beşiktaş 2013 - 2014


Dün akşam Sivasspor karşısında bir kez daha gördük ki; Oğuzhan’ın olmadığı zamanlarda Beşiktaş, hücumda alternatif üretmekte zorlanıyor ve ortasaha ile forvet arasındaki pas bağlantıları onun oynadığı zamanlara göre zayıf kalıyor. Pozisyon üretkenliği konusunda yeterli sayıya nispeten ulaşılsa da futbolun kreatiflik noktasında özellikle rakibin gol atmak için kalesine geldiğinde onları bozacak olan pas bağlantılarını yapacak özel bir futbolcunun olmaması sebebiyle takım, doğal olarak kendisini rahatlatacak skoru üretemiyor ve rakiplerine tabela anlamında üstünlük kurmakta zorlanıyor. Beşiktaş, onun forma giymediği 6 maçta toplamda 10 puan kaybetti ve bu süre zarfında 5 gol atıp kalesinde de 5 gol gördü. Oğuzhan’ın ilk 11 başladığı 7 karşılaşmada ise Beşiktaş sahadan hiç mağlubiyetle ayrılmazken, rakip kaleye 17 gol bıraktı, kalesinde ise sadece 7 gol gördü.

Oğuzhan’ın olmadığı maçlarda Beşiktaş’ın yakaladığı başarısız istatistik dahi onun ne kadar önemli ve kaliteli bir futbolcu olduğunu gösteriyor. Oğuzhan’ın kendisi de bir an önce kendisine çeki düzen vererek saha içindeki gereksiz agresifliğine set çekmesi ve takımının kendisine ihtiyacı olduğu zamanlarda profesyonelce davranıp kolay sarı kart görmekten kaçınması ve takımını yalnız bırakmaması gerekiyor.

SLAVEN BİLİC CEPHESİ

Teknik direktör Slaven Bilic’in gerekli zamanlarda yapamadığı rotasyon hamlesi de gelinen noktadaki başarısız tablonun bir diğer sebebiydi. Hep aynı kadro ile başarının ya da istikrarın sağlanacağını düşünen Hırvat Hoca, takıma büyük umutlarla transfer edilen Kerim Frei, Pedro Franco ve Ömer Şişmanoğlu gibi oyuncuları hemen hemen hiç kullanma cesaretinde bulunamadı. 34’lük Escude için Kolombiyalı Franco’yu harcadı. Takıma en fazla ihtiyacının bulunduğu dönemde İbrahim Toraman konusunda yönetimle beraber aynı hatayı izleyerek hiç geri adım atmadılar ve oyuncuyu takıma küstürdüler. Sivasspor maçında hem Sivok hem de Ersan sakattı ve bu pozisyonun sıkıntısı maçın sonucuna direkt etki etti. Ayrıca Pedro Franco’yu şu maçta dahi düşünmeyen Bilic’e de selam olsun.

Hırvat teknik adam, ligde yapamadığı rotasyon hamlesini Türkiye Kupası'ndaki tek maçlık Bucaspor karşısında yaparak tam 8 tane ilk 11 futbolcusunu dinlendirince, bu hamlesinin de bedelini çok ağır ödeyerek kupadan da elendi. Oysa Avrupa Kupalarında olmayan bir Beşiktaş'ın, F.Bahçe ve Trabzon'un kupadan elenmesinden ders alması ve maça ideale yakın bir 11'le çıkması gerekirdi.

Bugün 6+0+4 kuralının uygulandığı bir dönemde Türkiye’nin en geniş yerli futbolcu pazarını elinde bulunduran Beşiktaş’ın kağıt üstündeki bu avantajını efektif bir şekilde kullanamaması bu durumu kendisi açısından dezavantaja dönüştürdü. Kadrosunda; Oğuzhan, Serdar, Necip, Pektemek, Kerim, Muhammed, Olcay, İsmail, Mehmet, Ersan, Cenk, Ömer, Veli, Gökhan gibi önümüzdeki birkaç yıla damga vuracak genç oyuncu portföyü, bugün ne Galatasaray’ın ne de Fenerbahçe’nin elinde bulunuyor.


ALMEİDA – FERNANDES BELİRSİZLİĞİ

Almeida ve Fernandes’in yılan hikayesine dönen sözleşme sorunları da takımı düşüşe götüren zincirin bir diğer halkasıydı. Almeida bu anlamda gayet profesyonelce davranmış, en kritik zamanlarda attığı gollerle sözleşme konusunda gerekli avantajı / kozu kendi eline almıştı. Yıldız golcü 14 haftası geride kalan ligde attığı 9 golle görevini başarı ile yaptı. Fakat Manuel Fernandes cephesinde durum aynı olmadı. Geldiği günden beri hiçbir derbi maçına imzasını atamayan yetenekli ortasaha oyuncusu, hakettiğinden daha fazla aldığı değeri, saha içinde oynadığı silik futbolla yitirdi. En formsuz zamanlarında dahi Bilic’in vazgeçilmezi olan Portekizli futbolcu, kendisinden beklenilen performansın yarısına dahi ulaşamaması da kötü gidişin küçük gibi görünen büyük bir ayrıntısıydı…

GALATASARAY DERBİSİ VE 'KRİZ YÖNETME SANATI'

Özellikle Galatasaray derbisinde çıkan olaylar sonucunda kulübün aldığı ceza ve futbolcuların demoralize olan ruh halleri sonrası Bilic’in rotasyona gitme cesaretinde bulunamaması aynı zamanda takımın sportif direktörlüğünü yapan Önder Özen’in de sorumluluğunda yapılan büyük bir hataydı. Malum Türk futbolcusu her zaman duygusaldır ve yaşadıklarından sıkça etkilenir. Büyük bir futbol bilgisine ve görüşüne sahip olan Önder Özen’in bu noktada; takımın yaşadığı travma sonrası, Türkiye’deki şartları bilmesi, daha da önemlisi futbolcu psikolojisine alışkın olmasının Bilic’in yapacağı hamleler üzerinde daha fazla olumlu katkıda bulunması gerekirdi. Yani Beşiktaş için bu sezon kötü gidişin miladı Galatasaray maçıdır. G.Saray maçı sonrası alınan 4 maçlık seyircisiz oynama cezasının oynandığı karşılaşmalarda 3 beraberlik 1 galibiyet ve kaybedilen 6 puan...


Aynı zamanda Galatasaray maçı bizlere şunu da gösterdi ki, Bilic’in 'kriz yönetme sanatı' da bir hayli düşük ve yetersiz. Galatasaray maçında skor olarak üstünlüğü ele geçirse de ikinci yarıdaki aşırı geri çekilme ve sonrasında yaşadığı mağlubiyetten hiçbir ders almamış olacak ki, Fenerbahçe derbisinde de ilk yarısını hem önde bitirdiği hem de rakibinin 10 kişi kaldığı bir ortamda bu avantajını değerlendirememiş ve o maçta 3 puanı kaçırmamış, aksine 1 puanı kazanmıştı.

İSTATİSTİK…

Maçlara çok iyi başlayıp ilk yarıdan skor avantajını cebine koyan takımın, ne hikmetse ikinci yarılardaki sönük futbolu, düşen fizik güçleri ve skoru koruma eğilimine gitmeleri de en başta Slaven Bilic’in karnesine olumsuz yansıdı. Bakın Fenerbahçe’ye, maçların ilk yarılarından ziyade ikinci yarılarında ve özellikle maçın son dakikalarında şaha kalkıyorlar ve muazzam fizik güçlerini hırs dolu futbolları ile birleştirince sonuca gidiyorlar. Zaten ligde şu an sadece ilk yarı sonuçları baz alınsa Beşiktaş liderdi, maçlar 80 dakika oynansa Fenerbahçe şu an 25 puandaydı, yani 10 puanı son 10 dakikadaki mücadelelerinden dolayı aldılar.

Maçlar 45 dakikadan oynansaydı puan durumu şöyle olacaktı :
Beşiktaş 26 – G.Saray ve F.Bahçe 21 puan alacaktı.

Maçlar 80 dakikadan oynansaydı puan durumu şöyle olacaktı :
Beşiktaş 27 – F.Bahçe 25 – G.Saray 24 puan alacaktı.

O yüzden maçlar 90 dakika ve konsantrasyonu asla kaybetmemek şart…

 twitter.com/serdarsozkesen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder