21 Mayıs 2013 Salı

Futbolun Olmazsa Olmazı... İSTİKRAR

Futbolda, istikrarın en güzel örneğini İngilizler vermekte. Sir Alex Ferguson, 27 yıllık Manchester Unıted kariyerine son vereli henüz daha birkaç gün olmuşken, özellikle bizim ülkemizdeki futbol takımlarının teknik direktörlerinde yaşanan 'kıyım', bir hayli dikkat çekmekte.

En son, Beşiktaş teknik direktörü Samet Aybaba ile yollarını ayırma noktasına gelen Siyah - Beyazlılar'da harıl harıl yeni teknik adam arayışları başladı. Haksız yere görevinden ayrıldığını düşündüğüm Samet Hoca, altını çizerek söylüyorum, kesinlikle BAŞARISIZ DEĞİLDİ. Lig üçüncülüğü, oynattığı pozitif futbol ile haklı haksız birçok futbolseverin bu sezon için beğendiği bir teknik adamdı. Dar kadro, sınırlı rotasyonun üzerine bir de hiç hesapta olmayan, rakiplerine oranla fazlasıyla sakatlıklarla boğuşunca lig üçüncülüğü gerçekten de çok başarısız bir sonuç olarak görünmedi. Zaten sezon başında nasıl bir takımı devraldığını, hangi şartlarda sezonu tamamladığını da düşündüğümüzde Samet Hoca, haksızlığa uğramıştır kanaatindeyim.


Bu konuyu fazla uzatmadan şu örneği de vermeliyim. Geçenlerde eski Fenerbahçe başkan vekili Nihat Özdemir, Ankara'da şöyle bir açıklamada bulunuyordu. "Şirketlerde olduğu gibi futbolda da başarı için istikrar şart, o yüzden Aykut Kocaman ile F.Bahçe kulübünün devam etmesi son derece doğru bir karardır, arkasındayım". Bu sözleri söylerken dikkat ettiğiniz gibi Özdemir, günümüzdeki şirketlerin başarısının da istikrardan geçtiğini önemle belirtip bunu futbolla ilişkilendiriyordu ki sonuna kadar da haklıydı.

"İstikrar olmadan başarı da olmaz"

Tamam, Sir Alex Ferguson, futbol için büyük bir istisna ama kendisi görevde kaldığı 27 sene boyunca sadece 5 sezon kupa kaldıramamış ve bu 5 sezonun 3 tanesinin göreve geldiği ilk 3 sezon olduğu gerçeğini görünce hayretler içinde kalmamak elde değil. Bizim ülkemizde hiçbir teknik adama bu kadar sabır ve saygı gösterilmez. Ancak kapı gösterilir...

Yazımın başında da dediğim gibi İngilizler, istikrar kelimesinin açılımı için muazzam örneklere sahipler. İstikrarlı futbolcular, istikrarlı teknik adamlar hep onların liginde vitrine çıkıyorlar. Hatta öyle ki, bir alt ligleri olan Champions League'de ve hatta Lig1 ve Lig2'de (üçüncü ligleri oluyor) dahi teknik direktörler, Premier Lig'e çıkamasalar dahi takımın başında çok uzun süre kalabiliyorlar. Çünkü takımlar planlamalarını buna göre yapıyorlar, o teknik adama göre hareket ediyorlar. Teknik adam değişikliklerini çok zor durumda kaldıkları zaman tercih ediyorlar.

Sir Alex Ferguson'un yanına 17 sezon ile Arsene Wenger'i de ekleyebiliriz. Peki Everton gibi bir takımda tam 11 sezon kalan ve bu uzun zaman boyunca tek bir kupa dahi kaldıramayan, yeni sezonda M.Unıted gibi bir devin başında göreve başlayacak olan David Moyes'e ne demeli? Tam 7 sezon Stoke City'nin başında görevde kalan Tony Pulls'da şüphesiz ayrı bir övgüyü hakediyor.

Bu örnekler Premier Lig ağırlıklıydı. Ya Champions League ve daha da alt lig takımları? Bir de onlardaki istikrara bir göz atalım. Exeter takımının teknik direktörü Paul Tisdale, tam 7 sezondur takımının başında. 5'er sezonu geride bırakan Carlisle takımının başında Greg Abbott ve Oxford'un başındaki Chris Wilder... Örnekler çoğaldıkça çoğalır. Bizim ülkemizde şu an 3 sezonun üstünde takımının başında kaç teknik adam var acaba?

Ya Alman takımlarının, tüm Avrupa'yı fethetmesine ne demeli? Sistemli futbol yönetimlerine bağlı olarak, bütçelerine göre transfer anlayışlarıyla istikrarlı futbolcu ve teknik adam hamleleriyle şu an Avrupa'nın en büyük süper güçleri Bayern Münih ve Dortmund olmadı mı? Jupp Heynckes ve istikrarlı kadrosunu gözünün önüne getirin. Lahm, Van Buyten, Bastian, Ribery, Robben, Kroos, Müller ve Gomez yıllardan beri beraber oynuyorlar. Böylesine iskelet bir kadronun yanına nokta atışı yapılarak Boateng, Neuer, Dante, Martinez ve Mandzukic eklenerek Avrupa'nın en büyüğü olunmadı mı? Barcelona gibi uzay takımına 7 gol atılmadı mı? +

Ya Dortmund... Filozof vari kimliğiyle meslektaşlarından rahatlıkla ayrılan Jürgen Klopp'un 2008'de devraldığı takımla Bayern hegomanyasına kısa sürede olsa 2 sezon üstüste lig şampiyonluğu ile son veren ve takımına büyük bir ivme kazandırıp bu sezon Şampiyonlar Ligi Finali'ne kadar gelinen yolda oynadığı 12 maçta sadece 1 mağlubiyet alarak her futbol severin takdirini kazanmış, enerjisiyle takımı çok iyi havaya sokan bir antrenör, istikrar kelimesinin yeterli açılımı değil de nedir?

Ülkemizde ise istikrarın en önemli örnekleri; Aykut Kocaman ile Fenerbahçe. Görevde kaldığı 3 sezonda da takımını hemen hemen her kulvarda son haftalara kadar devamlı zirve mücadelesinin içine dahil ederek bu alanda bence başarılı oldu, sevmeyeni de aynı oranda çok olsa da... Aynı şekilde Fatih Terim de 3.kez takımın başına geçtiği Galatasaray'da 2 sezonda da şampiyonluk ipini göğüslemiş ve Avrupa'da takımına eski özlenen başarıları getireceğinin sinyallerini vermiştir. Bu noktada Ertuğrul Sağlam'ın da Bursaspor'un başında 3 sezonda gayet istikrarlı sonuçlar aldığını ve aldığı lig şampiyonluğuyla tarihe adını altın harflerle yazdırdığı gerçeğini de unutmayalım...

Hal böyleyken istikrarlı futbolcular, istikrarlı yönetimler ve istikrarlı teknik adamlarla kulüplerin uzun vadede başarılı olabileceklerini net bir şekilde söyleyebiliriz. Uzun vade demişken, bu 3 sene de olabilir 5 sene de 7 sene de. Yeter ki; iyi planlama, kararlı bir strateji, başarının kısa vadede değil uzun vadede geleceğini bilen yönetim ve buna eş değerde bir teknik direktör seçimi...

twitter.com/serdarsozkesen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder