27 Kasım 2013 Çarşamba

"İskoç Messi" : RYAN GAULD

Dünya Futbolu artık yeni futbolcu yüzleri arıyor. Dünyanın önde gelen büyük kulüpleri de kadrolarında daha çok genç futbolcu oynatmak adına yeni arayışlar içerisindeler. Lafı fazla uzatmadan sözü, kendisine "İskoç Messi" denilen Dundee Unıted forması giyen Ryan Gauld'a getireceğim. Aberdeen'de dünyaya gelen ve 16 Aralık'ta 18 yaşını dolduracak olan genç futbolcunun taliplileri hiçte azımsanacak derecede değil. Keza Liverpool ve Manchester Unıted'ın gözlemcileri harıl harıl bu futbolcuyu takip edip yönetime raporlarını sunmakta. Zaten genç futbolcu İskoç olduğu için Ada futboluna da aşina olması münasebetiyle daha çok Premier Lig takımlarının sıkı gözetimi altında olduğunu söyleyebiliriz.

Geçen hafta Dundee Unıted'ın Partick Thistle karşısında aldığı 4-1'lik galibiyeti yerinde izleyen Liverpool ve MANU'lu gözlemciler, genç yeteneğin takımının 4 golünün de asistini yaptıkları bir maça tanık oldular. Genç yetenek, bu muazzam ve göz alıcı performansı ile kendilerini izleyenleri 'mest' etti. Ayrıca Newcastle ve Everton'lu gözlemcilerin de aynı maçı izledikleri ve diğer yıldız adayları Andy Robertson (19) , Brian Graham (26) hakkında da bol bol not tuttukları biliniyor. 

Şimdilerde "İskoç Messi" olarak adlandırılan Ryan Gauld, ilk lig maçına Motherwell'e karşı 13.05.2012'de çıktı. Oyuna son dakikalarda giren hücuma yönelik ortasaha oynayan genç yetenek, ilk lig formasını 16,5 yaşında giymiş oluyordu. Geçtiğimiz sezonda ise 1 tanesi kupa, toplam 11 maçta Dundee forması giydi ve bir de gol attı. Formasını giydiği 11 karşılaşmanın 9 tanesi, Şubat 2013'de göreve gelen teknik direktör Jackie McNamara dönemine denk gelmiştir ki, buradan da McNamara'nın genç oyuncunun potansiyeline ne kadar duyarlı olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Ayrıca Ryan Gauld, geçen sezon bir dönem Real Madrid'li gözlemcilerin de dikkatini çekmiş ve belirli bir süre takip edilmişti. 

Bu sezon ise 14 haftası geride kalan İskoç Premier Ligi'nde 12 maçta forma giyen Ryan Gauld, 9 kez ilk 11'de sahaya çıktı ve takımı adına 4 gol kaydetti. Ayrıca takımının Lig Kupası'nda oynadığı 3 maçta da forma giydi ve 1 gol attı. 1995 - 2005 yılları arasında futbolculuk döneminde Celtic formasını giyen 40 yaşındaki genç teknik adam McNamara ile kariyerine güzel bir başlangıç yapan "İskoç Messi" lakaplı yetenek; sık forma şansı bulduğunda neler yapabileceğini, Ada'nın zengin  kulüplerinin dahi dikkatini çekecek olan potansiyeli ile birleştirince önümüzdeki günlerin de en çok dikkat çeken futbolcularından birisi olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Ocak 2016'ya kadar kulübü Dundee Unıted ile sözleşmesi devam edecek olan Ryan Gauld'un önümüzdeki günlerde ve özellikle sezon sonunda durumunun ne olacağı tam bir merak konusu. Şuan ki piyasa değerinin ise 6 milyon sterlin (7,1 milyon euro) olduğu konuşuluyor ki bu yaştaki bir yükselen yıldız için hiçte kötü bir rakam değil ve bu rakam artabilir de. 

Championship Manager ya da kısa adıyla CM oynayanlar bilirler, zamanında İskoç Mark Kerr diye bir ortasaha oyuncusu vardı. Gelecek vaad eden bir futbolcuydu, daha 19 yaşında Falkirk takımında keşfedilmişti. Birileri mutlaka alır, yıldızı parlar denmişti ama olmamıştı...

Bakalım genç yetenek, Messi gibi bir futbol sihirbazı ile adının yanyana yazılmasından rahatsız olmadan bunu olumlu yönde kullanıp dünya futbol piyasasına yeni bir renk katabilecek mi? Sorunun cevabını da tabii ki ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz...

twitter.com/serdarsozkesen

25 Kasım 2013 Pazartesi

Bundesliga'da Şampiyon Belli...

Bayern Münih, kanımca Bundesliga'da 2013-2014 sezonunun şimdiden şampiyonu oldu... 

Neden mi?

Çünkü bu yarışta en büyük rakibi olan 'belalısı' ve aynı zamanda Guardiola'nın "Dünyanın en iyi kontratağa çıkan takımı" olarak tanımladığı Dortmund'u hem de 80.000 taraftarı önünde Signal Iduna Park'ta 3-0'la geçtiği için...

Bu galibiyetle rakibi ile arasında 7 puanlık farkı ve psikolojik üstünlüğü de ele geçirdi Bawyeralılar. Bu 7 puan aynı zamanda 3 mağlubiyet anlamına geliyor ki, Klopp da sanırım artık şu gerçeği görüyor olmalı :

"Bu Bayern Münih, sezon sonuna kadar 3 yenilgi almaz..."

Jurgen Klopp'un aslında fazla suçu yok, hatta hiç yok. Düşünsenize maç öncesinde ideal savunma dörtlünüzün 3 tanesi sahada değil. Hummels, Subotic, Schmelzer yok ve savunmanın ortasına, en son maçını Mayıs ayında oynamış Friedrich'i mecburiyetten koyuyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi ortasahada rakibi yıldıran İlkay Gündoğan da sakat! Bayern'de ise sadece Ribery yok ama rüzgarın oğlu Robben var, fırsatçı Müller var, 'bench'te oturan Götze ve Alcantara gibi ateşlenmeye hazır taze silahlar var...

Bayern, bu Dortmund'u bir daha böylesine eksik bir kadro ile yakalayamazdı ve taktik uzmanı Guardiola da bunu çok iyi değerlendirerek bir anlamda şimdiden takımını şampi... yaptı... Guardiola, aynı zamanda sezon başında ayağının tozuyla Almanya Süper Kupası'nda aldığı 4-2'lik yenilginin de intikamını almış oldu...

Maçın kayda değer en büyük ayrıntılarından biri de hiç şüphesiz, eski takımına hem de maçın en kritik anında gol atmayı başaran ve doğal olarak gol sevincinde bulunmayan Mario Götze idi. Bir parantez de Manuel Neuer'e açmakta fayda var. Dünyanın en iyi kalecisi olduğuna inandığım Neuer, çok kritik anlarda muazzam kurtarışlar yaparak galibiyetin mimarlarından oldu...

Bundesliga'da 6 maç aradan sonra (4 mağlubiyet, 2 beraberlik) rakibini başta Robben'in muazzam futbolu ile deviren Bayern Münih'in, artık tüm hesaplarını tekrar Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu için yapacağını kestirmek hiçte zor değil...

twitter.com/serdarsozkesen

21 Kasım 2013 Perşembe

Ronaldo ve 2013 yılı...

Real Madrid formasıyla Cristiano Ronaldo'nun rüya gibi geçen 2013 yılının maç maç gol haritası... 

2013'ün bitmesine 1 ay daha olduğunu düşünürsek 'makina'nın daha çok çalışacağını ve rekorunu geliştireceğinden hiç şüphemiz yok... 

TAKİPÇİSİYİZ...



twitter.com/serdarsozkesen

15 Kasım 2013 Cuma

ZLATAN İBRAHİMOVİC...


Futbolun ele avuca sığmaz fantastik golcüsü Zlatan İbrahimovic (32), belki de kariyerinde görebileceği son Dünya Kupası için Portekiz ile oynayacakları play-off maçı ile ilgili çok net konuştu :

"Brezilya'daki taraftarların Ronaldo'dan daha çok beni görmeye ihtiyaçları var!!!"

.....

ve artık fitil ateşlendi...

2 bomba, 2 dünya yıldızı...

.. ve 1 kazanan olacak...

Kim Brezilya biletini alırsa alsın, umarım sonunda bu görüntü ile karşılaşırız :



twitter.com/serdarsozkesen

13 Kasım 2013 Çarşamba

Ronaldo ve diğerleri...

Avrupa'nın tüm önemli liglerine ara verilmiş durumda. Malum, Dünya Kupası'na katılmak için Avrupa'daki 8 milli takım birbirleriyle kıyasıya maç yapacak ve 4 tanesi daha Brezilya için biletini alacak. Kuşkusuz en büyük play off eşleşmesi Portekiz ile İsveç arasında olacak ve Ronaldo ve İbrahimovic'ten birisini Brezilya'da izleyememek bizler için çok çok kötü olacak...

Bu sezon gelinen noktada, 'kim en çok konuşuldu' ya da 'kim en formda' ya da 'kim en iyisi' diye soracak olsak herhalde hemen hemen her futbolsever hep bir ağızdan bir futbol fenomeni Cristiano Ronaldo'nun adını söyleyecek. Geçen sezonlara nazaran Real Madrid'in oynadığı futbol çoğu kimseyi tatmin etmese de bu olumsuzluğu bozan ve hatta bu noktada en çok eleştirilecek olan teknik direktörü Ancelotti'yi dahi rahatlatan sahadaki komutanın adı; CRİSTİANO RONALDO...

Bu sezon mutlaka Şampiyonlar Ligi'nin bir sezonda en çok gol atan futbolcusu ünvanını Messi'den (14) alacağını düşünüyorum. An itibariyle 4 maçta 8 golü bulunuyor. Ayrıca 2013 FIFA Ballon d'Or ödülü için de Ribery'nin bence en büyük rakibi durumunda.

Geçmiş iki sezondaki en büyük partneri Mesut Özil'i kaybetmesine rağmen profesyonelliği ve futbola olan azmiyle makina düzeninde "world class" bir performans sergiledi. 2013 yılı ve 2013-2014 sezonu onun için tam anlamıyla rüya gibi devam ederken gelin bu sezon onun ve Avrupa'nın en önemli takımlarındaki forvetlerin attıkları golleri karşılaştıralım ve "makina"ya hakkını verelim...



EK OLARAK : 
2013 Yılında 53 maçta 62 gol
Real Madrid kariyeri : 216 maç 225 gol

twitter.com/serdarsozkesen

12 Kasım 2013 Salı

Pirlo'yu Kim İstemez Ki?

David Sergio Trezeguet...

5 sezon Monaco ve sonrasında 10 sezon Juventus'un formasını başarı ile taşıyan eski unutulmaz forvetlerden... Monaco'da Thierry Henry ile olan muazzam uyumu ve attıkları gollerle biri Arsenal'in yolunu tutarken, Trezeguet ise Del Piero, Nedved, Buffon, Zambrotta, Cannavaro, Zidane, Vieira, Thuram, Salas, İbrahimovic, Davids ve şimdiki Juve teknik direktörü olan Antonio Conte gibi çok önemli isimlerle performans olarak zirve başarılar yakaladı. Juventus kulüp tarihinin en çok gol atan (171) yabancı futbolcusu oldu. Fransız Milli takımı ile 98'de Dünya Kupası ve 2000'de Avrupa Şampiyonlukları yaşadı. Avrupa Şampiyonu olurlarken, final maçında uzatmalara giden maçta İtalya ağlarına 81 km hızla gönderdiği altın gol (golden goal) ise hala akıllarda...

36 yaşında olmasına rağmen kariyerine hala Arjantin 1.lig takımlarından Newells Old Boys'da devam ediyor. Bir ara River Plate ile ikinci lige düşen deneyimli golcü, orada attığı gollerle takımını tekrar ait olduğu yere çıkarmıştı. Bu sezon başında ise River Plate teknik direktörü Ramon Diaz'ın kendisini istememesi üzerine geçen sezonun şampiyonu Newells'a 1 yıllığına kiralık olarak imza attı. An itibariyle 11 maçta attığı 5 gol ile eski A.Madrid'li - Liverpool'lu Maxi Rodriguez (6) ile beraber en golcü ikinci futbolcu. Ayrıca takımı ile beraber şu an 15 haftası geride kalan ligde liderler. Takımda herkesin tanıdığı eski MANU'lu, Real Madrid'li, PSG'li Gabriel Heinz da var, bunu da notlara ekleyelim...

Trezeguet'in geçenlerde verdiği bir röportaja takıldı gözlerim. Aslında iyi de denk geldi. Kariyerinin en verimli zamanlarını geçirdiği Juventus'ta ikinci lige düşmelerinden, oradaki tüm negatif durumlara rağmen azimle tekrar Serie A'ya çıkıp şampiyon olduklarından bahsetmiş. Bu sayede kulübe olan bağlılıklarının da çok geliştiğini ve her fırsatta da eski takımını takip ettiğini ve Torino şehrini de, ateşli taraftarlarını da özlediğini eklemiş. Hatta, eski kulübü Juventus ile şimdiki kulübü olan Newells'ın önümüzdeki sezon açılması beklenen Juventus'un yeni stadında bir dostluk maçı oynama fikrini de hayata geçirmek istiyor.

Şimdiki Juventus'u da değerlendirirken, Andrea Pirlo'ya da övgüleri ihmal etmeyen David, "onunla aynı zamanda oynamak benim için çok iyi bir kariyer" olurdu diyerek yıldız futbolcuya bu anlamda hakkını verdi. Tevez'in CV'sine İtalya'yı eklemesinin Juventus için muazzam bir transfer başarısı olduğunu da sözlerine ekleyen Arjantin asıllı Fransız golcü, Tevez'in oyun karakterini kendisine, Llorente'yi ise Del Piero'ya benzetmiş. Eski takımının özellikle Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmasını da herkesten çok istediğini söyleyip, teknik direktör Conte'nin taktik anlayışı ile Tevez'in özelliklerinin örtüştüğünü ve bunun takıma fazlasıyla olumlu yansıdığını belirtmiş.

Zaten kim Andrea Pirlo ile oynamak istemez ki? Tamam Del Piero muazzam bir oyuncuydu ama o da en az Trezeguet kadar golcü bir futbolcuydu. Burada David'in özellikle altını çizmek istediği konu sanırım, "Pirlo olsaydı daha çok gol atardım" düşüncesi olabilir. Sonuçta her santrfor; arkasında onu besleyen, sprint atacağı yerleri bilen, verkaçlarda uyumlu, göz göze geldiğinde dahi nereye hareket edeceğini tahmin eden bir ortasaha futbolcusunun varlığını ister. Günümüz futbolunda Pirlo, o eski 10 numara futbolcuların belki de kalan 3-5 temsilcisinden biri ve sahadaki enerjisi ile en az 2 yıl daha da bu kalitede futbol oynayacak gibi görünüyor.

Ek olarak; Pirlo'nun Juventus'a gelişinin ardından Arturo Vidal'ın performans + piyasa değerinin ne kadar arttığını ve Paul Pogba gibi genç bir futbolcuya da profesyonelliği ile çok iyi bir örnek teşkil ettiğini de belirtelim...

10 numara futbolcu tanımına denk getireceğimiz bir diğer günümüz temsilcisi de Wesley Sneijder. Alex de Souza da bu mevkiinin en kaliteli isimlerinden biriydi. Pirlo ise bambaşka bir oyuncu. Hani derler ya, yıllanmış şarap diye. Bu tanımlamanın futboldaki tam karşılığı adeta. Dünyanın sayılı frikik atan futbolcularından, takımının saha içindeki teknik direktörü, örnek bir profesyonel, tam bir duran top ustası, zor anlarda inisiyatif almaktan korkmayan, önündeki kaliteli forvetleri çok iyi besleyen bir asist canavarı. Yıllar ona çok şey kattı, oyunu 2 yönlü oynayan dünyanın en iyi 5 ortasahasından biri haline geldi. Milan'dan Serie A şampiyonu olarak ayrılan yıldız futbolcu Juventus'taki ilk 2 sezonunda da şampiyonluklar yaşadı...

İşte daha 8 Kasım tarihinde Napoli'ye attığı (adeta eliyle gönderdiği) fantastik frikik golü...


Trezeguet, haklı olarak Pirlo ile aynı anda oynayamamanın üzüntüsünü dile getirmiş. Futbolun cilvesi olarak Trezeguet, Juventus'la yollarını 2010 yılında ayırırken, Pirlo ise 2011 yılında Milan'dan ayrılarak Torino'nun yolunu tutuyordu. Kariyerinde 300 gole ulaşan unutulmaz forvet David Trezeguet belki de futbolu bıraktıktan sonra bir diğer efsane Pavel Nedved gibi Juventus kulübüne hizmete devam eder. Bunu da bize yine zaman gösterecek...

twitter.com/serdarsozkesen

11 Kasım 2013 Pazartesi

2013 FIFA Puskas Yılın Golü Adayları

2009'da Cristiano Ronaldo, 2010'da Hamit Altıntop, 2011'de Neymar ve geçtiğimiz sene, Fenerbahçe'li Miroslav Stoch'un bu prestijli ödülü almasından sonra bu sene de yine birbirinden güzel gollerin sahipleri bu ödülü almak için kıyasıya bir rekabete girecekler...

Ödül için herkes, 9 Aralık tarihine kadar internet üzerinden sadece 1 kez oy verme hakkının bulunduğu şu siteden kendilerince en beğendikleri gole oy verebilecekler. Ödül töreni ise 13 Ocak 2014'te düzenlenecek gala ile yapılacak...

http://www.fifa.com/ballondor/puskasaward/index.html

Kanımca Zlatan İbrahimovic'in İsveç forması ile İngiltere'ye attığı "tekvando golü" bu ödülün sahibi olacak ama diğer adayların gollerini de izleyip sonra karar verip oy kullanmak en doğrusu olacak. Ayrıca listede 2 tane bayan futbolcunun golü var...

O zaman buyrun efendim :)

1- Zlatan İbrahimovic - İngiltere'ye...

2- Panagiotis Kone - Napoli'ye...

3- Peter Ankersen - Aarhus'a...
4- Neymar - Japonya'ya...
5- Di Natale - Chievo'ya...
6- Lisa De VannaBoston Breakers'a...

7- Daniel Ludueña - Tigres'e...

8- Nemanja Matić - Porto'ya...


9- Juan Manuel Olivera - Sport Recife'ye...






twitter.com/serdarsozkesen

3 Kasım 2013 Pazar

Büyük Tutku : "Şampiyonlar Ligi"

Futbolun görsel tarafına da arada bir yer vermek lazım. Hep yazmak, istatistik eklemek, taktik - teknik analiz yapmak da bir yere kadar değil mi futbolseverler? 

Klişemizi yenelim ve ezberleri bozalım derim ben bugün... Gelin Şampiyonlar Ligi'nde geçen haftanın maçlarının en güzel karelerinden oluşan şu fotoğraflara bir göz atıp, bu haftanın havasına girelim. Kısa satırbaşları ile de programdaki öne çıkan maçları yorumlayalım hep beraber :))
Temsilcimiz için çok kritik bir viraj. Hatta 'viraj' kelimesi dahi bu maçın önemini tam yansıtmıyor. "Bir maçtan daha fazlası" derler ya, işte aynı böyle birşey. Yüksek konsantrasyon ile rakibin zaaflarını iyi değerlendirmek şart! Gruptan çıkabilmek için mutlaka kazanmak gerek, Sneijder ve Muslera olmasa da...

M.City, CSKA'yı Aguero ile Rusya'da geçmişti. İngiltere'de de geçerse grup ikinciliğini garantiye alacak. CSKA daha çok Manchester şehrini gezecek gibi görünüyor...

Geçen hafta Portekiz'den sürprize yakın bir skorla dönen Hulk'lu Zenit, Porto'yu yine geçerse grup ikinciliğini % 70 elde etmiş olacak. Porto ise 'ya tamam ya devam' maçına çıkacak. Seyir zevki yüksek bir maç bizleri bekliyor...


Avrupa'nın aktif futbolcuları arasında belki de en kaliteli santrforu Zlatan İbrahimovic... Anderlecht deplasmanında 4 gol atan İsveçli star, Paris'teki maçta da yine gollerini sıralayacak gibi görünüyor...
Guardiola ile var olan makine gücünü, olağanüstü pas trafiği ile bir kat daha arttıran Bawyeralılar, Plzen'i kendi mabedinde de rahatlıkla yenecek potansiyele sahip. Maçın kaç golle biteceğini ise yine Ribery ve arkadaşları belirleyecek...

Deplasman fakiri Ajax'ı müthiş seyircisi önünde deviren Celtic, bu defa Hollanda yolcusu olacak. Kazanırlarsa Milan'ı geçme şansları olacak. Kaybetmezlerse grup 3.lüğünü bir yerde ceplerine koyma şansını yakalayacaklar. Ajax ise mutlak kazanmak zorunda...

Geçen sene elde ettikleri Şampiyonlar Ligi Finali'nin hiçte rastlantı olmadığını tüm dünyaya gösteren Klopp'un Dortmund'u, Emirates Stadı'ndaki muazzam galibiyetleri üzerine bu defa 80.000 kişilik taraftarı önünde bir kez daha Arsenal'i yıkmak ve grup liderliği için 'büyük' bir aşama kaydetmek amacında. Arsenal ise en kötü ihtimalle beraberlik için sahada olacak...
İtalya'da çok da kötü bir sonuç elde etmeseler de Barca; Nou Camp'ta bu defa yarım kalan işi bitirecek gibi görünüyor. Serie A'da dahi tel tel dökülen Milan'ı minimum 2 farkla geçeceklerini kestirmek zor olmasa gerek...

Mourinho, Şampiyonlar Ligi adamıdır. Grup liderliğinden başka birşey düşünmez. Bayern, Dortmund, Real Madrid ve Barcelona gibi takımlarla eşleşip 2.turdan veda ederse ona çok koyar. O yüzden tek hedefi grup liderliği ve gruptaki en büyük rakibi olan Schalke karşısında da Londra'da çok açık favoriler...
2013 yılı onun için rüya gibi geçiyor. Sanırım 'altın kariyer' dedikleri şeyi o bu sene yaşıyor. Cristiano Ronaldo ve Real Madrid, bu defa Torino yolcusu. G.Saray'ın gruptan çıkması için Galacticos'un kazanmasını istiyoruz ama inatçı Juve ve rehavet içindeki Madrid'i görünce sanki biraz ibre Conte'nin öğrencilerine kaymıyor değil...
Bu sezon efsane teknik adam Sir Alex Ferguson olmadan Kırmızı Şeytanlar için iyi başlamadı ve inişli çıkışlı devam ediyorlar. Genel olarak, gol yollarında inanılmaz zorlanıyorlar. Grubun iddiasız takımı Real Sociedad karşısında İspanya'da kazanırlarsa - ki Avrupa kültürleri ve tecrübeleri kazanır der - grup liderliğini perçinlemiş olacaklar. Ben yine de biraz 'zor' derim...

Avrupa'nın en etkili forvetlerinden biri Diego Costa. Aynı zamanda hangi Milli takımı seçeceği söylentileriyle de popülaritesini bir hayli yükseltmişti. A.Vien deplasmanında güle oynaya kazanırlarken de Costa, yine başroldeydi. Zayıf rakiplerini yine rahat geçecekler ve liderliklerini ilan edecekler...

Ha unutmadan... Sizler de maçlar ile ilgili yorumlarda bulunursanız, yazıma geri dönüş adına sevinirim :))

twitter.com/serdarsozkesen

1 Kasım 2013 Cuma

Mourinho'nun Chelsea Günleri...


Jose Mourinho'lu Chelsea :

Dünyanın en zorlu ve kaliteli ligi olan Premier Lig'de Chelsea ile toplam 200 maç...

134 galibiyet (% 67)
43 beraberlik (% 21,5)
23 mağlubiyet (% 11,5) ...

Atılan Gol : 360 (Maç başı 1,80)

Yenilen Gol : 129 (Maç başı 0,65)

Onun hakkında sizler ne düşünüyorsunuz bilmem ama sadece bu kayıtlar dahi, onu dünyanın son 20 yıldaki en iyi 5 teknik direktöründen biri yapmaya yetmez mi?

twitter.com/serdarsozkesen